Ertelemek: Bir Kaçış Noktası

Blog yazmayalı uzun süre oldu. Yazmayı özledim, içimdekileri sizlerle paylaşmayı özledim fakat ertelemenin kurbanı oldum. Günlük olmasa da yine periyodik bir süreçte sizlerle birlikte olmayı planlıyorum. Detayları daha sonra paylaşacağım.

Blog yazmanın boşluğunu, durum404‘te radyo yayını ile gidermeye başlamıştım fakat bardaktan taşanlar için buraya geldim. Radyo yayını derken; her hafta Pazar günü 21.00’de, Enver Çağrı Yıldırım ile spreaker.com üzerinden 45 dakikalık bir canlı yayın yapıyoruz. Bilgimiz, birikimlerimiz, gözlemlerimiz ve muhabbetimizle kendi kafamızı açmaya çalışıyoruz, sizlere de katkısı olursa ne mutlu bize. Eski yayınlarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Erteleme ile ilgili birçok şey konuştuk, onlardan bazılarını ve başka eklemek istediklerimi buraya aktarmaya çalışacağım. Erteleme yayınını buradan dinleyebilirsiniz.

Çağrı, biraz bilimsel yaklaştı ve Anlık Haz Maymunu diye bir kavram kullandı. Tam karşılar mı bilmiyorum ama halk dilindeki maymun iştahlılık, durumu özetliyor gibi. İştahımızı kabartan hazırdaki lezzetler, uzun vadeli büyük geri dönüşleri olacak işleri gözardı etmemizi sağlıyor. Hiç başlanamayan diyetlerin ve sporların getirisi uzun vadede olacaktır fakat süreç zevkli olmadığından, sürekli erteleriz. Hazırdaki lezzetlerin önüne yalnızca “zorunda olduklarımız” geçebiliyor. Onlar da son dakikalara sıkışmış şekilde olunca, herhangi bir verimden ve zevkten bahsedemiyoruz. Son dakikalara ertelenen “zorundalıklar” eğer yetişmezse, pişmanlıkları da beraberinde getiriyor.

Ertelemek, hayatımızda bir kaçış noktası olarak ortaya çıkıyor. Ders çalışmak zorundayız fakat istemiyoruz, bunu kendimize itiraf edemediğimizden dolayı ertelemeyi tercih ediyoruz. Erteleme gerekçelerimizin altında ise genelde mükemmeliyetçilik oluyor. Daha çok, verimli, iyi… çalışmak için ertelemek. Sonuç; daha az, verimsiz… çalışmak oluyor. Örnekler çoğaltılabilir. Zorundalıklarımızla sevgi bağı oluşabilirse ya da en azından uykunuzu kaçıracak hayaller gibi gerekçeler olursa, ertelemek daha zorlaşabilir.

Uykunuzu kaçıracak bir hayaliniz/hedefiniz yoksa, alarmları ertelemek ve sonunda belki de geç kalmak, anormallikten çıkıyor. Hedeflerinizle duygusal bağ kurmaya çalışın, gerçekçi parçalara ayırıp, parçaları önceliklendirin. Daha öncesinde imkansız gibi gözüken hayallerinize, adım adım yaklaştığınızı göreceksiniz.

Hayaller neden ertelenir? Çünkü öncelikler vardır, hayatı idame ettirme gibi. Hayallerinize giden yolda bugün de bir şeyler yapabileceğinizi fark etseniz, yine de erteler misiniz? Günlük 10 dakika dahi, hayallerinize yaklaşmak için büyük katkılar sağlayabilir.

Hayalinizin, amacınızı gözardı etmesine izin vermeyin. Hayaliniz bir araba üretmek ise, önce iki tekerli bir kaykay, sonra bir scooter hedefleyebilirsiniz. A noktasından B noktasına, yürümekten daha hızlı ve kolay, daha az iş gücü ile gitmenizi sağlayan bir araç, ilk aşamada bir kaykay olabilir. İlk üründe edindiğiniz tecrübeyle bir bisiklet yapabilir, daha sonra motosiklet ve son olarak araba yapmayı deneyebilirsiniz.


Görsel: rangle.io

Ürün üretimi ile ilgili süreci örneklendirdim, ya sorunlarla nasıl başa çıkacağız? Sorunların ertelemesinde bir atasözü aklıma geldi. “Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır, bir at bir er kurtarır, bir er bir cenk kurtarır, bir cenk bir vatan kurtarır.” Küçük görüp ertelediğimiz sorunlar, ileride büyük ve geri dönüşü mümkün olmayan sorunlara yol açabilir. Sağlıkta “erken teşhis” kavramı, ertelemeyle savaş niteliğinde bir kavramdır. Dolgusu düşen dişinizi hemen yaptırmazsanız, dişinizden dahi olabilirsiniz.

Buraya kadar “ertelemeyin!” edasıyla yazdım fakat ya ertelemenizin daha doğru olduğu durumlar varsa?

Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde, sınavlarda kullanmak üzere hocalarımızın tavsiye ettiği bir yöntem vardı. Adı, hatırladığım kadarıyla “turlama tekniği” idi. Tekniğin temelinde “erteleme” vardı. Bilinçli bir ertelemenin faydalı olabileceğinin göstergesi diyebilirim. Özellikle sayısal sorulara 30 saniye – 1 dk aralığında (süreyi yanlış hatırlıyor olabilirim) bakıp çözmeye çalıştıktan sonra tıkandığımızı hissedersek, hızlıca diğer soruya geçmemiz, tüm sorular bittikten sonra çözümünü ertelediğimiz sorulara geri dönmemiz tavsiye edilmişti. Gerekçe ise; diğer sorular çözülürken, ertelenmiş soruların beyinde çözümünün aranıyor olması ve alternatif bakış açılarının zaman kaybetmeden üretilebilmesiydi. Bu örnekten yola çıktığımızda, bilinçli ertelemelerin faydalı olabileceğini görüyoruz.

Turlama tekniğinde olduğu gibi, ertelenen işlerin zihni meşgul ettiğini de unutmayalım. Süresiz ertelemeler, enerjinizin düşmesine sebep olur, süreli ertelemeler ise planlamaya girer, veriminizi artırır.

Radyo yayınımız sırasında Çağrı arkadaşımızın bahsettiği “1 dakikadan kısa sürecekse hemen yap!” tekniği çok zaman doğru bir yöntem olsa da, bazen odak dağıtmamak için belirli bir süreyle ertelemek, yani yapılacak zamanı belirleyerek ertelemek, daha doğru bir davranış olabilir.

“Keskin sirke küpüne zarar.” atasözüyle sözlerimi nihayete erdirmek istiyorum. Kesin olarak ertelemeyin ya da erteleyin demiyor, süreci tanımlayıp, kendinizi kandırmadan, en doğru kararı sizin vermeniz gerektiğini düşünüyorum.


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.