Bugün duyduğum/fark ettiğim bir kavram, kurum körlüğü oldu. Belki böyle bir kavram yok ama tasarımcı körlüğünün kardeşi gibi değerlendirebilir, kurumlara uyarlayabiliriz. Öncelikle kavramın çıkış noktası olan “tasarımcı körlüğü”nden bahsedeyim. Tasarımcı körlüğünü de açıklamak isterdim fakat hazır açıklanmışı var, hem de sektörün en iyi markalarından birisinin blogunda yer almış, alıntı yapmayı uygun gördüm. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, Google’de tasarımcı körlüğü diye arama yaptığınızda ilk sırada çıkan medium.com içeriğindeki anlatım, maalesef yanlış bilgi içeriyor.
Tasarımcı körlüğü tasarımı yapan kişinin arayüzün mükemmel ve hatasız olduğunu düşünmesi olayıdır. Ayrıca tasarımcı ve programcı kişiler genellikle üst düzey internet kullanıcılarıdır. Çoğu kullanıcı sistemi onların kullandığı şekilde kullanmayacaktır. Bu yüzden bir tasarımcı kendi tasarladığı arayüzün kendisi rahat kullandığı için kullanılabilir olduğunu düşünmemelidir.
Bir devlet kurumunda çalışıyorum, sürekli projeler üretiyoruz, bu projelerde eski personeller her ne kadar çalışkan/üretken olsalar da kurum körlüğü yaşayabiliyor. Kurum körlüğü ise, yaptığımız işlere kurumun gözünden baktığımızdan dolayı eksikleri tespit edemiyor oluşumuzu ifade ediyor. Kimisi projelerle duygusal bağ kuruyor, kimisi bürokratik engelleri ön yargılarına taşıyor, kimisi de kurumsallık çizgisini öyle üst sınırda tutuyor ki, halkı ve isteklerini görmezden gelebiliyor.
Buna çözüm ne olabilir diye düşündüm ve müdürümle birlikte yaşadığımız süreçten dersler çıkardım. Bunları kısaca bahsetmek istiyorum.
Sorunu Kabullenin
Her sorunun çözümünün başlangıç noktası, sorunu kabul etmekten geçer. Eğer böyle bir sorunu kabul etmiyorsanız, çözüm de geliştiremezsiniz.
Kullanıcı Araştırmalarına Önem Verin
“Müdür Kullanıcı Değildir” sözünü prensip edinin. Ajanslarda ya da kurumlarda yetkili kişilerin görüşleri en doğru kabul edilir. Halbuki en doğru sonuç, kullanıcı araştırma sonuçlarıdır. Müdür/yetkili kişi kendi vizyonu, tecrübesi ve zevklerine göre durumu değerlendirir, kullanıcının gözünden bakma olasılığı çok düşüktür.
Stajyerlerle Çalışın
Zorunlu stajını tamamlamak, defterini imzalatıp gitmek isteyen stajyerlerden bahsetmiyorum. Sürekli gönüllü stajyer arayışında olun, sektörel yarışmalar yapın ve bu yarışmada dereceye giren genç arkadaşları staja davet edin. Genç, dinamik, istekli ve sektörünüzü araştıran stajyer arkadaşlar, yılların tecrübeli personellerine taş çıkartırcasına farklı pencerelerden bakabilir, yeni fikirler üretebilirler.
“Sınırsız” Araştırma Yapın
Bir projeyle ilgili araştırma yapmadan önce kimseden fikir almamaya çalışın. Çünkü bu fikirler, sizin araştırmalarınızı sınırlandıracak ya da yönlendirecektir. Bu fikrin aksini de iddia edenler olacaktır, yakın zamandaki deneyimimin sonucu bu görüşü desteklememi sağladı.
Tekrar Deneyin
Özellikle kurumlarda karşılabilecek önemli durumlardan birisidir. Bir kişi, herhangi bir konuda bir şey denemiş ve olmamıştır. Yeni bir kişi aynı ya da benzer bir konuda girişimde bulunursa, ilk kişi örnek verilir ve imkansız olduğu öne sürülür. Aslında bu durum, öğrenilmiş çaresizlikten başka bir şey değildir. Zaman, şartlar, kişiler ve birçok şey değişmiştir. Tekrar denemekten çekinmeyin, boşa giden/gidecek emek diye düşünmeyin.
Bu körlük kavramını birçok duruma uyarlayabilirsiniz. Uyarladığınız yeni alanlar olursa, yorum olarak iletin, hepimiz faydalanalım.
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et