İstatistik, rakamlarla yalan söyleme sanatıdır. Bunu ben söylemiyorum, vakti zamanında birisi söylemiş, anonim olarak bugünlere ulaşmış ve sözün altına imzamı atıyorum. Gerçek verilere dayanan istatistikleri okumayı bilmiyorsanız, gerçeküstü sonuçların varlığına inanmanız çok kolay olur. Tersi durumu düşündüğümüzde, kimsenin göremediği açılardan durumu analiz edebilir, çıkarımlar yapabilirsiniz. Bu durumla ilgili geçtiğimiz günlerde yaşadığım bir olaydan bahsetmek istiyorum.
Geçen hafta Youtube ekibinden Recep Bey ve Ezgi Hanım geldiler. Recep Bey ile reklam çözümlerimiz hakkında sıkça iletişim kuruyorduk, Ezgi Hanım ise İnovasyon ve Markalaşma ile ilgileniyormuş. Türkiye’deki video izlenme ve Youtube istatistiklerinden oluşan bir sunum getirmişler. Sunum oldukça güzel veriler içeriyordu. İkisine de teşekkür etmiştim, buradan da teşekkürlerimi iletmek isterim. Sunumdaki verilerden etkilenip, kendimize bir yol haritası belirleyebilirdik fakat, bazı verileri tersten okuyarak, bazılarını ise birleştirilmesini talep ederek yeni bir sunum talep ettim.
Sunumlarda kullanılan istatistikler, markayı öne çıkaran, eksikleri örten rakamlardan oluşur. İyi bir gözlemci, rakamları tersinden okumayı başarabilirse, yeni fırsatlar ortaya çıkarabilir. Aynı şekilde, bazı veriler, yalnız başına güzel anlam taşısalar dahi, birkaç veriyle birleştiğinde daha anlamlı ve yol gösterici hale gelebilirler.
Sunumda, Türkiye’deki online kişilerin ortalama video izleme süreleri ve bu sürenin ne kadarını Youtube üzerinde gerçekleştirdikleri yer alıyordu. Youtube üzerinde geçirilmeyen süreye dikkat ettim ve bu kısımla ilgili yaptığım analiz sonucu, Youtube üzerinde hangi tür videoların daha fazla talep gördüğüne dair sunumda olmayan bir veriyi ortaya çıkardım. Bu sonuç, bizim için bir fırsat oldu.
Diğer bir konu ise, insanların Youtube’de hangi amaçla vakit geçirdiklerine dair istatistikler dikkatimi çekti. Bir sonraki slaytta, günün hangi saatlerinde Youtube’de video izlendiğine dair bir grafik vardı. Tahminimizden daha güçlü bir grafik karşısında etkilenmiştik fakat, önceki verilerle birleşirse, bize daha net bir yol gösterebilirdi. Yani, günün hangi saatinde, hangi amaçla videolar izlendiğini öğrendiğimizde, Youtube’yi bir sosyal mecra olarak değerlendirip, videoları yayınlama saatlerimizi bu çerçevede düzenleyebileceğiz.
Yaşadığım örnekte olduğu gibi, rakamların büyüsüne kapılmadan, kapalı kapılar arkasındaki verileri dahi tahmin edebilirsiniz ya da daha fazla veri talep ederek, çalışmalarınızda daha anlamlı bir yön verebilirsiniz.
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et