Başlık biraz arabesk formatında oldu, iyi de oldu sanki. Başlıktaki “sevmek” ifadesini, işimiz için kullandım. İşini severek yapanlar ve sevmeyerek yapanlar olarak ikiye ayrılıyoruz. İşinizi sevmek için illa hayalinizdeki işte çalışıyor olmanız gerekmiyor. Önemli olan, bir amacınızın olması ve işinizle amacınız arasında bağ kurmak olacaktır. Amacınıza hizmet ettiğiniz her an ise, müthiş derece verimli ve değerli olduğunuzu hissedersiniz. İşinizi sevmenizin de bazı dezavantajları(?) olabilir. Bugün, bu dezavantajlardan ve içerik önerilerinden bahsedeceğim.
Motivasyon Desteği Alamazsınız
İşinizi severek yapıyorsanız, birilerinin sizi motive etmesini beklemezsiniz. Şirkette/kurumda motivasyon için verilen hediyeleri unutun, zaten motivasyonunuz yüksek, ne diye ekstra bütçe ayırsınlar ki?
Sevilmezsiniz, Göze Batarsınız
Yorulmak bilmezsiniz, bırakın gevşeklik göstermeyi, normalden çok fazla çalışırsınız. Bu davranışınız, daha az çalışan arkadaşlarınız tarafından fark edilir, bir hayli de tepki görür. Başta vicdanlarının sesini susturmaya çalışırlar, daha sonra sizi sindirmeye gayret ederler.
İşiniz Olmayan İşleriniz Olur
Sizden destek almaya gelen kişi sayısı, her geçen gün daha da artacaktır. Yaptığınız bir iyilik, artık göreviniz haline gelmiştir. Yapmamanız halinde, sitem edilir, hatta üstünüz size tepki bile verebilir. İşini iyi yapan, her yerde istihdam edilmek ister. Bu yüzden, çok dikkat etmeye çalışmalısınız.
Buna rağmen işinizi seviyorsanız, ruhunuzda var demektir. İşinizi sevin, sevin ki verimli ve güzel bir ürün ortaya çıksın. Siz stres yapmamış olun, rahatlayın. Bu yazıyı kaleme almadan önce ve şimdi tekrar düşündüm. İşimi sevdiğimi tekrar hissettim.
Yukarıdaki dezavantajlar(?) tabii ki hayali olup, hiçbirisinin gerçekle ilişkisi yoktur. 🙂
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et