Ülkemizde girişimciliğin yeterli seviyede olmadığını sıkça vurguluyor, herkesi girişimciliğe yönlendirme çabasıyla yolumuza devam ediyoruz. Üç konferanstan ikisinde, beş haberden dördünde benzer minvalde söylemler yer alıyor. Bu söylemlerin dayanak noktasında ise yurt dışındaki girişimler var. Çok genç yaşta girişimci olanlar örnek gösteriliyor, bizdeki 30’lu yaşlardaki gençlerimize “haydi, daha fazla geç kalmayın” vurgusu yapılıyor.
Bu gazla girişilen girişimlerin çoğu, alt yapı eksikliğinden dolayı sürdürülebilirlikten çok uzakta kalıyor ve maalesef kısa sürede sonlanıyor. Devam edebilen örnekleri incelediğimizde ise, istisna olarak alt yapısının güçlü olmasıyla ya da alt yapısı güçlü bir ekip ve/veya mentor ile yol aldıklarını görebiliyoruz.
Küçükken ailemizden duyduğumuz ve en sevmediğimiz davranış değil midir “komşu çocuğunun” sürekli örnek verilmesi? O daha iyi, o şöyle, o böyle.. Büyüdük ama yine bitmedi bu örnekler, iş hayatımızda karşımıza çıktı, “elin oğlu 20 yaşında Facebook’u kurdu” gibi söylemlerle karşılaştık. Bu söylemler bizi bir nebze gaza getirir gibi oluyor, en azından böyle düşünmemiz sağlanıyor. Halbuki bu durum onurumuzu zedeliyor, kendimizi kötü hissettiriyor ve bir süre sonra hayallerimizden bile vazgeçmeye yönlendiriyor.
Yapılan en büyük hatalardan birisi, belli bir seviyeye gelmiş kişi/hizmet/ürünün örnek gösterilip, şu anda ne yapılması gerektiğine dair hiçbir şey söylenmemesi, aksiyon alınmaması, yol gösterilmemesi…
Bize düşen görev, başta gençlerimiz olmak üzere herkesi üretmeye yönlendirmeliyiz. Yerli teknoloji üretmeden önce hayal kurmaya, sonra düşünmeye, düşüncelerimizi fikre dönüştürmeye ve proje fikirleri üretmeye başlamalıyız. Yani yerli teknolojiyi ürettikten sonra, bu üretimi sürdürülebilir kılacak bir nesil yetiştirmeliyiz. Yoksa, ürettiğimiz teknolojiler bugün var, yarın yok olur.
Tek tip, hayal kurmayan, düşünmeyi öğrenmemiş ya da düşünceleri sınırlandırılmış, fikir üretemeyen/türetemeyen, beyin fırtınası yapamadığımız bir nesil, hazırdaki varlıkları tüketmekten başka bir şey yapmayacaktır ve hatta yapamayacaktır.
Hayal kurma, düşünme, fikir üretme ve beyin fırtınası gibi kavramları bir kültür haline getirmeliyiz. Bu aşamayı geçtikten sonra, nice katma değerli işler hayata geçecektir.
Düşüncelerime siz de katılıyorsanız, yazımla ilgili olduğunu düşündüğüm 3 Aptal filmini mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum, tabii bu mükemmel filmi halen izlemediyseniz…
Eksikliğini hissettiğim hayal kurma, düşünme, fikir üretme ve beyin fırtınası üzerine bir grup kurdum, siz de gruba dahil olup, beni destekler misiniz? Gelin, böyle bir nesil için ilk adımı birlikte atalım.
Grubun linki: Hayallerden Girişimlere
Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et